BEAUJON HASTANESİ 
I 
Göğsümde 
bir tren devrildi. 
Ben bir kazanım. 
Bir lastik teker. 
Şarkıların biraz 
oksijen istedikleri 
bu yaşlı yüreği sakinleştirmeye 
yeter mi bir iğne? 
Göğsümde bir demir yığını 
bağımsız olmak istiyor. 
II 
Yüzüm yok benim: 
bir grafik, yanan bir düğme, 
ekranda bir zigzag. 
Kan benim kanım değil, 
bir şişeden geliyor, 
bir tur atıyor ve kentin altında 
üvezağaçlarının ortasında 
bir kanaldan çekip gidiyor. 
Anonimliği öğreniyorum. 
Bir sayıyım ben. 
Süngerim. 
III 
Evren bir yatak, 
ovası var, plajı, tatlı tatlı 
inleyen ırmağı var. 
Buradakileri ziyaret ediyorum: 
havlu, küvet, 
kendisiyle tartıştığım şırınga 
çünkü yaşam karmaşa, çünkü yaşam pıhtı. 
Bazen bir örtü altında tir tir 
bakım isteyen bir şiir 
buluyorum. 
Yatak, evrenim oluyor. 
IV 
Küçülmeyi öğrenmek gerek. 
Dört duvar sarı 
uzakta bir hastalık ateşi gibi 
geniş alanım varken. 
Pencere hiçliğe bakıyor, 
gece korkuya. 
Çıkarıp atıyorum ceketimi, ayakkabılarımı 
ve on iki sözcüğe indiriyorum şu eski sözlüğü. 
Giysi dolabı herhangi bir çocukluktan söz ediyor bana. 
Tavandan biraz yaklaşmasını istiyorum. 
Tek kola ihtiyacım var 
ve yarım bir dize. 
Bir saat sürüyor bir yüzyıl. 
Siliyorum bir perşembeyi, pazarı, salıyı. 
Tasarruf ediyorum yaşlılıktan. 
  
V 
Söyler misiniz, kimin kanıdır 
damarlarımda dolaşan? 
Cesaretiniz yok mu yanıtlamaya? 
Laboratuar analizlerinden 
yeterli bir sonuç çıkmıyor. 
Ne şu adama ait bu kan 
ne safkan ceylanlara, 
ne de şafaktan önce 
benim için toplanan yıldızlara. 
Bir hemşire sır veriyor: 
ÒDenizin kanı bu: 
onca köpük, bir camgöz, 
bir ada ve bir yığın esriklik!


Alain BOSQUET 

Çeviri : Aytekin KARAÇOBAN