BİR ŞİİRİN İZİNİ SÜRMEK
Ustaca başlamıştık aşka Bir yanımızda genç ağaçlar Bir yanımızda alkış kokan elleriyle insanlar Biraz daha arasaydık Kendi başına üşüyen o ağustosu da bulurduk Senin fal kandırmayan avuçların var Senin kırmızı şaraba alışkın dudakların Ve kapılardan önce vardığın insanlar Benimse üşüyen ellerin için sadece cebim Seni birgün sokak lambaları ürkek toplanınca necatibey'e Kapı aralığı gözlere sahip insanlar olsa da yanında Haritalara sığmadığı için unutulan o ırmağa götüreceğim Seni bir gün ucuz eşyaların satıldığı bir pazarda Kargaşaya alışık olmayan gözlerinle Seni bir gün yağmurda yalnız gezinirken Kısacık saçlarından tutup dudaklarından öpeceğim Şeker tadında bir hüzün bırakarak gidiyorsun Çünkü alışkanlıklarına yetecek büyüklükte bir evin Ve dudaklarında bir başkasının dudak izleri var Bu şehrin beklenmedik yerlerine trafik lambaları konmuş Seni aramaya kalkışsam Kaldırımlar insanlar Caddeleri arabalar kaplar Seni ihtiyar ve saati olan adamlara Ya da bakirelik çılgınlığına tutulmuş kadınlara sorsam Karanlığı geçince az ötede gördüklerini söyleyeceklerdi Çünkü onlar sadece büyük kavşakları Eski sinemaları Bir de randevularına erken girmeyi bilirler Çınarlar yapraklarını döküyor dökme isteğinden Kumrular sokağında sıradan bir kadın aşktan söz ediyor Sözcükleri eski bir alışkanlık bildiğinden Omzumda bir el azar azar büyüyor Ne gitmeleri biliyorum ne kalmaları Gecede şiirin izini sürüyorum Artık hüznü ustaca yaşamanın zamanı
Yasin EROL