BUNLAR NE Kİ
basa basa kendine
sulardan geçmeye koyuldun
canın çok yanacak
kanayacaksın
cehennemden
ışığa
doğru
yürüdükçe açılacak yol
terini akıttıkça
akıttıkça kanını
sedef kakmalı kapılar
iri ve sulu meyveler
yola koyuldun
acısı da var merhemi de
kıvancı hiç tatmadığın türden
dağları var gelincik tarlaları yağmurları dereleri
aşksa
kendini
aşırmak dünyadan
uzanıp koparmak ağaçtan
olmuşsun belli
gövermiş
tamamlanmışsın
gülüşün başka
ağlayışın başka
sevişin başka
vaktidir
insanlara git de ki
ben ötelere gidiyorum
peşimden gelir misiniz
hayıflanmadan
sızlanmadan
içine çek
bütün kâinatı
geri ver
her nefeste
sor bakalım bir masala
nedir
bir olan
bir olmayan
kavuş
kendine
bir imla kur
olsun
varsın mızrak
su
akşam
ürperti
kavuşsun aslına
sarıl
kucakla
tut ellerinden köroğlu'nun
git
kıpır kıpır yüreğin yeter
yüreğin başka
kabarmış
can atıyor
aslına
dön
su'ya düşsün ulumaların
okyanuslar kalbine
kulak kabart
sen kendine sesleniyorsun
sen
kendine
el
ediyorsun
bilmezdin önceden bunları
daha anlatacakları var kelimelerin
meyvelerin
tenin
dinle
ULUER AYDOĞDU