BİZİM KASABAMIZ 
Ortasındayız memleketin, 
Uzak değiliz Ankara'dan 
Yakınız yakın olmasına; 
Gelen olmaz, 
Halimizi gören olmaz. 
Asfaltmış yolları boydan boya, 
Lambalar yanarmış dizi dizi. 
Büyük laflar eden 
Büyük adamları varmış. 
Dayalı döşeli apartmanlarında 
Seçme insanlar yaşarmış, 
Yasarmış yaşamasına. 
Ama sokaklarında bizim kasabanın 
İdare lambası yanmaz, 
Göz gözü görmez, tozdan dumandan 
Oysa ki belediyemiz vardır 
Kavga dövüş seçtiğimiz 
Belediyesinde meclisimiz vardır, 
Vardır var olmasına. 
Kerpiçtir evlerimiz, 
Yatarız ahir sekisinde 
Bir yanımızda karımız, çocuğumuz 
Bir yanımızda çiftimiz, çubuğumuz 
Tezek yakarız odun yerine; 
Saç üstüne saman yakarız, 
Gaz yerine. 
Düğün olur, dernek olur, 
Kazım'ın gırnatasında aynı hava: 
"Ankara'nın taşına bak" ... 
Bir toprağımız vardır bize dost 
İki ağız buğday verir, 
Ama ne buğday 
Ambarlar almaz, gömeriz. 
Yıl olur tohumluk kalmaz elimizde, 
Tarla gider tapu gider. 
Uğraş didin altımızda hasır yok, 
Sen gel de işin çık içinden: 
"Tarla mı kesekli, biz mi kaçamıyok?" 
Fakili'ya tren gelir Kayseri'den, 
Biner gider işsiz kalan köylümüz. 
Bulgur gider, pekmez gider elimizden, 
Ankara'dan emir gelir, 
Nutuk gelir. 
"Nevürek, hemşerim, nevürek. 
Ağlayak da gözden mi olak, 
Dövünek de dizden mi olak." 




Rıfat ILGAZ