-zenci kardeşime-

yağmur giderdi
karasını derinin
bu im'ine dost, bize düşman paratorluk değil!

ve yağmur siyaha kesti
yoğurt siyaha
peynir siyaha
tüm bulutları siyaha
çamur ton değiştirdi alelacele
 sim'ledi, sip'ledi
 lâkin gene de siklemedi

bir vakit sonra
nuh geldi
'G' mi? diye sordu
cümle hayvanat salladı böğürtüyle
 kafasını, kuyruğunu, kıçını

nuh bir rengi, buladı bir sese
sesi kısıldı, rengi attı

renkten renge girdi nuh, sesten sese
hun oldu, nush oldu

köteksiz Ağrı'ya yollandı "'G' mi?"
yolculuk ağrılı oldu
içinden ve içten oldu
din değiştirdi gün değiştirdi
dinden güne, günden dine döndü
durdu, dinlendi

deniz çekildi
dağ kaldı
nuh ve cümle hayvanat bakakaldı

bir renk indi gemiden
çok ses oldu

soru
o dağ başında unutuldu

çokbin sene sonra
bir kendini bilmez
soruyu buldu
 umuttu, damıttı, eritti
 bileyledi, eğirdi
 öksürdü, tıksırdı

soru
zenci kardeşim oldu.

 
 

Reha YÜNLÜEL