ŞİİRİN ANLAMI
Ataç, şiir üstüne yazar ya da
konuşurken, sık sık, "yapı"sözcüğünü kullanırdı; sözgelişi,
"Ozan, sözcüklerle bir yapı kurar," derdi. Burada "yapı"
sözcüğü ile anlatılmak istenen, ilk bakışta ve hele şiir sorunlarınayabancı
olanlarca sanılacağı gibi, şiiri eskilerin deyişiyle bir "abide" saymak,
böylece de onu göklere yükselen ölümsüzbir kalıt olarak övmek değildir. Başka
türlü söylemek gerekirse, "şiirin yapısı" sözünde bir mecaz yoktur;
buradaki benzetme, düpedüz taştan, tuğladan, demirden yapılan yapılarla,
sözcüklerden kurulan şiir arasındaki öz birliğini göstermek amacını gütmektedir.
Eskilerin "inşa" sözcüğü de bu anlamdadır, ama düzyazı için
kullanılmıştır.
Gerçekten de şiirin, temelli,
dengeli, bir ucu öteki ucunu tutar, ağırlıkları eşitçe dağıtılmış, kendi
içinde kendine benzeyen, özdeş öğelerden kurulduğu için benzerlikleri dönerek
yineleyen, sayıca da düzenli bir yapıda olduğu yadsınamaz. Ancak bu yapı, her
şiirde kolayca gösterilemez ve bütün ayrıntıları ile gösterilemez. Ayrıca
"şiirin yapısı" sözünden, bütün şiirler için, her çağda ortak
ve uyulması gerekli bir kurallar toplamı anlaşılamayacağıiçin, kendi çağımızın
ya da kişiliğimizin beğenisine uygun belli bir yapı düzenini, bütün şiirler için
aramak ve istemek, bulamayınca da onları yapısızlıkla suçlamak yanlış olur. Hele
eskiler, ölçü ile uyaktan başka yapı gereci bilmeyenler, çağdaş şiirleri baştan
başa düzensiz, bizim konumuz olan sözcükle söylemek gerekirse "yapısız"
buluyorlar, "Bunun başı sonu tutmuyor!" diyerek yeni şiirleri alaya
alıyorlar. Gerçi ölçü ile uyak da şiiri bir yapıya sokar, daha doğrusu, onu bir
yapısı varmış gibi gösterir; ama şiirin yapısını ölçüden, uyaktan başka yerde
aramak gereklidir, çünkü ölçü de, uyak da bizi aldatabilir, yapısız olan bir
şiiri bize yapılı gibi gösterebilir., böylece gerçekte anlamadığımız bir şiiri
sanki anlamışız sanısına kapılırız. Çünkü bir şiirin anlamı da, gerçekte
şiirin yapısından başka bir şey sayılmamalıdır. Bir ev, bir fabrika, bir tiyatro
yapısı karşısında, "Ben bunun anlamını kavrayamadım demektir. Bunun gibi,
şiirin biçimi, yapısı da onun anlamını, gerçek anlamını belirtir, ortaya koyar.
Bizdeki anlamsız şiir tartışmaları,
belki bir de bu nedenden ötürü, çoğun verimsiz oluyor, karanlıkta kalıyor. Çünkü
şiirde biçimden bağımsız anlam arayanların karşısına dikilen birtakım
ozanlar, biçim - yapı kaygısı taşımadıkları için, anlamı ya düpedüz yoksuyor
ya da şiirlerine koydukları anlamların ancak ileride anlaşılacağını söylüyor ki,
bunların ikisi de, şiirde biçimden bağımsız anlam arayanların anlayışından hiç
de başka değildir, başka türlü yorumlanamaz. Şiirin yapısından anlamayan,
anlamadığı için de gerçek şiir güzelliğine varamayan okur, nasıl şiirdeki
sözcüklerle gizli kapaklı ya da üstü örtülü olan anlamı ortaya çıkarmakla
görevli sayıyor ve bunu başaramayınca elindeki şiir anlamsızlıkla adlandırıyorsa,
tıpkı bunun gibi, şiirin anlamıyla birlikte doğduğunu bilmeyen ozan da, "şiire
ayrıca bir anlam kondurmak gerekli midir, değil midir?" biçiminde ortaya attığı
bir soruyu, "Hiç de değildir," diye yanıtlayarak anlamsız olabilmek için
elinden geleni yapmaya çalışıyor. Gerçekte bu iki anlayış, o çeşit okurla bu
çeşit ozanın anlayışları, karşıt değildir; olsa olsa bunların ikisi de şiire
karşıttır. (...)