Sunuş
 

Uçaktan inen aydınlık yüzlü adam.
Üzerinde karanlık bir yazı: "Nâzım (bu onun imzası) YKY'de".
On yıllar önce "Nâzım Sovyet Rusya'da" haberlerini görüntüleyen fotoğraf
şimdi Yapı Kredi Yayınları'nın reklam malzemesi.
"Nâzım (artık) YKY'de"
Tekel başları meydan okuyor!

Hazine müsteşarı ile Merkez Bankası Başkanı, bankacılık yasa tasarısı
hakkında bilgi vermek üzere Yapı Kredi Plaza'ya koşuşturuyor.
Şef, asgari ücretle çalışan işçisine 'ya 200 milyona data girişi işine geç, ya
da şu kağıdı imzala"diyor. "Türkcell Genel Müdürlüğü'ne"yazıyor
dilekçenin üst köşesinde.
Memedemin'in "özgür kızlı"şirketi tazminat ödememek için onlarca
elemanına zorla istifa dilekçesi imzalatıyor!
"Bütün yayın haklarını istiyorum. Alacaksınız. Bu yıl biz basacağız onları.
Gücümüzü göstereceğiz. Paris'e mi gidersiniz, adamı tehdit mi edersiniz,
ne yaparsanız yapın."

Ve işte bunlar Nâzım'ın eserine 2038 yılına kadar el koymak istiyorlar.

Yağma var.
Var mı?
Yağma yok!
Nâzım Hikmet YKY'de değil.
Hiç orada olmadı.
Nâzım Hikmet TKP'de.
Hep oradaydı.
Türkiye Komünist Partisi, bu şiir seçkisi ile tekel başlarına meydan okuyor.
Ömrü kapitalizme karşı mücadele ile geçmiş, gecelerinde ve gündüzlerinde
insanın insanı ezmediği sömürmediği, insanın insana emretmediği bir
dünyanın hayalini kurmuş olan şairi zincire vurmak, ehlileştirip
durgunlaştırmak için paranın yeterli olduğunu sananlara meydan okuyoruz.
Türkiye Komünist Partisi, ülkesine sahip çıkan aydın adına sesleniyor:
"Onurumuzu ezdirmeyiz. 'Putların altında ezilmeyen' aydın kimliğimizi
tekellerin hırsına yedirmeyiz. Görmemişliğin, yağmacılığın meydan okumasına izin vermeyiz!"

Yapı Kredi Bankası, YKY aracılığı ile saldırmaktadır. Komünist şair Nâzım
Hikmet'i siyasal düşüncesinden, toplumsal ideallerinden, taşıdığı insani
değerlerden soyutlayarak ehlileştirme operasyonuna Çukurova grubunun
katkısını sunmaktadır.
Nâzım Hikmetin şiirlerinin tekelci kapitalizmin en azgın tekellerinden
birisinin tekeline geçirilmesi karşısında seyirci kalmak bir akıl tutulmasıdır.
Nâzım Hikmet'in hayallerini ve pek çok şiirini süsleyen geleceğin
dünyasında ne bankalara ne de "bankacılık sistemi"ne yer olacaktır.
Yapı Kredi Bankası, tekelci kapitalizmin yıkılışı ile birlikte yerle yeksan
olacak bir "fani" tekeldir.
Ölümsüz şair Nâzım Hikmetin şiirlerini tekeline alamaz.
Bir ahtapot gibi yayılarak hakimiyetini mutlaklaştırmak isteyen bu
geleceksiz zavallılar Nâzım'ı "alırken" Nâzım'a meydan okuyorlar.
Buna seyirci kalmak onursuzluk olurdu.
Biz kalmıyoruz. Türkiye'nin onurlu aydını kalmıyor.
Bu seçki ile yaptığımız bir şey, Türkiye aydınının onur bayrağını
yükseltmektir: tekelci ahtapotların kollarını bir bir kopartacağımızı
duyurmaktır.

Bu seçkinin yayınlanması ile birlikte yaptığımız bir şey daha var.
Nâzım Hikmet yayıncılığının yeni esaslarını belirliyoruz.
Nâzım Hikmetin yapıtlarının yayımlanması için artık tek esas vardır:
sansürsüz ve değiştirmeden yayımlamak.
Herkes, ama herkes, değiştirmeden ve sansürlemeden, parça bölük
kullanıp anlamını bozmadan yaptığı sürece, Nâzım Hikmet'in şiirlerini
yayımlayabilir.
Bundan 39 yıl önce ölmüş olan şairin yapıtları artık gerçek mirasçısınındır.
Halkındır!
Burjuva hukukunun saçmalığına bakın ki, büyük şairin eserleri üzerindeki
her türlü mülkiyet hakkı 2038 yılında zaten doluyor. Yani 2038'den sonra
Nâzım Hikmetin şiirlerini yayınlamak için kimse kimseden para istemeyecek.

2038 yılında Nâzım, en az bugünkü kadar taze, bugünkü kadar gerçek
olacak.
Biz bu seçkiyi yayımlayarak dosta düşmana duyuruyoruz. Nâzım Hikmetin
eserleri, artık tüm halkın malıdır.
Şu saçmalığa bakın, Nâzım hakkında araştırma yayımlayan bir yazar
"şiirleri yayımlamasına izin verdiği için" telif sahibi yayınevine teşekkür
etmek zorunda kalıyor!
Nâzım Hikmetin şiirleri kendi emeğinin ürünüdür. Elbette her emek gibi,
kendinden önce gelenlerin emeği ile mümkün olmuştur.
Bu emek üzerinde kimsenin mülkiyet hakkı yoktur!
2002 yılında, komünist sairin 100. doğum yılında, Türkiye Komünist Partisi
halk adına bu emek üzerinde hak iddia ediyor.
Ne para, ne basılan kitaplardan "telif payı".
Türkiye Komünist Partisi diyor ki: "Artık her isteyen çarpıtmadığı,
değiştirmediği ve sansürlemediği sürece Nâzım Hikmet şiirlerinin sahibidir."
Halk, bu şiirlerin sahibidir.
Bu kadar!
Yağma mı var?
Yok!
Artık yağma yok!

Elinizdeki kitap Nâzım Hikmeti halkına mal etmeyi amaçlıyor.
Kelimenin tam anlamıyla.
Bu şiir seçkisi, Nâzım'ın şiirinin ve yaşamının gelişimine tanıklık etmek
üzere oluşturuldu. Seçilmiş şiirler, esas olarak kronolojik sıralamayla
sunuluyor. Sadece birbirine yakın yıllarda yazılmış bazı şiirlerin sırası
değiştirildi. Burada da kaygımız okurun, okuma zevkini arttırmaktı.
Son olarak elinizdeki kitabın arkasındaki mısralara ilişkin bir iki söz
söylemek durumundayız.
Şiirin tamamı bu seçkinin içinde zaten var.
Bizim kitabın arkasına aldığımız mısralar "sanatı okkayla satan adam"lara
hitap ediyor.
Şiirin tamamına bakıldığında aslında bu şiirin bunun ötesinde bir "yeni
sanat" manifestosu olduğu görülecektir.

Nâzım'ın duyurduğu, manifest ettiği, yeni sanat "herkesin sanatıdır",
"herkes için sanattır.
Herkes için sağlık gibi, herkes için eğitim gibi, herkes için insanca yaşamak
hakkı gibi, herkesin sanata, herkes için sanat da bir gün bu dünyada tüm
heybetiyle var olacaktır.
Bu seçkinin bu yolda bir adım olduğunun bilinciyle,

yârin yanağından gayrı her şeyde 
        her yerde
                hep beraber! 
diyebilmek için...

Şubat 2002

 

Türkiye Komünist Partisi'nin Hazırladığı
Nâzım Hikmet Seçme Şiirler Kitabı Sunuş Yazısı