KÖROĞLU
Türk
Edebiyatında Köroğlu iki kimlikle karşımıza çıkar. Sazşairi ve hikâye kahramanı
olarak Köroğlu destanının kahramanı Ruşen Ali gözlerine mil çekilen babasının
intikamını almak; halkı ezen, sömüren beyleri cezalandırmak ve varsılları,
bezirganları soyup topladığı parayı, malı yoksullara dağıtmak amacıyla dağa
çıkar. Hikâyelerden öğrendiğimize göre, bir can yoldaşına gerek duyduğundan önce
Ayvaz'ı kaçırır, sonra da başına toplanan adamlarla Çamlıbel'e yerleşir: "Gel
haberi nerden verek? Çamlıbel'den, Çardaklıgöl'den, Köroğlu Hüruşan Ali'den. Bu
Köroğlu denilen kendisi bir adamdı, fakat 366 beyi var idi, 700 deli atlısı var
idi. Herhangi bir kola hücum etmek dilerdiyse, tavuk cücüğünden, beşik
kundağından kimse
kalmazdı."
Köroğlu hikayelerinde Çamlıbel, eşkiyaların sığındığı bir dağbaşı değil,
neredeyse bir kent gibi tasvir edilir. Burası, Köroğlu ve beylerinin bağımsız
bir cumhuriyetidir sanki. Bu cumhuriyetin halkını 366 kolbeyi ve 700 atlıyla
onların çoluk çocuğu, ayrıca seyisler, uşaklar oluşturur Tavlaları, köşkleri,
sık sık uğrayan ve uzun süre kalan âşıkları, gelip geçici konuklarıyla sosyal
adaletin egemen olduğu bir yerdir Çamlıbel. Soygunlardan sağlanan gelirler,
varsıllardan alman haraçlar paylaşılır, yemek bir kazanda pişer. Köroğlu
yoksulların koruyucusu haksızlıkların, zulmün düşmanıdır. Ama halkı soyuyor diye
padişaha arzuhal gönderilir zaman zaman. Oysa bunu yapan Köroğlu değildir:
"Çünkü: meşhur bir cevaptır ki, kurdun adı çıkmış, tilki dünyayı yıkmış Bir
kerre Köroğlu nam takınıp dağlarda haramilik ediyor. (Çünkü Köroğlu fukaraya
dokunmazdı. Bunlar Köroğlu'nu lekelediler."
Asıl
üstünde durulması gereken nokta, halkın yaratıcı düşgücünün ürünü olan destansı
kahraman Köroğlu'nun, ilk Celâlî beylerinden biri olması, bu adda bir
eşkıyanın yaşadığının belgelerle kanıtlanmış bulunmasıdır. İsmail Hakkı
Uzunçarşılı'nın Başvekâlet Arşivi'ndeki araştırmaları sırasında rastladığı,
Pertev Naili Boratav'ın kopye ettirip açıkladığı belge şudur:
"Bolu
Beyine ve Gerede kadısına hüküm ki:
Sen
ki kadısın, südde-i saadetime mektup gönderip kaza-yı mezbura (adı geçen kazaya)
tâbi Hayalık nam karyede (köyü) Köroğlu demekte maruf kimesne daima evler basıp
ve iki nefer kimesneyi mecruh edip ve bir emred (tüysüz) oğlan çekip deflatla
ele geçirilmek ikdam olundukta ehl-i vilâyet anda âciz olmuşlardı." (Halk
Hikâyeleri ve Halk Hikâyeciliği 1946).
Ayrıca,
H. 988 M. 1580 tarihini taşıyan bu hükümden başka Mustafa Akdağ'ın bulduğu iki
hükümde de aynı talihlerde Bolu-Gerede arasında eşkıyaya baş olmuş Köroğlu Ruşen
ve arkadaşları-cezalandırılması isteniyor. İçel beyine yazılan üçüncü bir
hükümde ise (1602-1604) o yörede baş kaldıran bir sancak beyine katılmış
Celâlîler arasında Köroğlu'nun da adı geçiyor.
XII. yüzyıl
tarihçilerinden Tebrizli - Arakel'in Ermeni Tarihi'nde Celâliler arasında adını
andığı Köroğlu'nun yaşadığı böylece tarihsel belgelerle de kanıtlanmış oluyor.
Efsaneyle gerçeğin birleştiği nokta, Bolu tarafında zuhur eden Köroğlu'nun bir
Celâlî olduğu, geniş bir alanda eyleme geçtiğidir. Kuşkusuz halkın gönlünde
yaşayan ve bir destanın inalı olan Köroğlu bir eşkıyadan çok bir kahramandır.
Ama hikâyeye geçmeden önce sazşairi Köroğlu'ndan da söz etmek
gerekiyor.
Bilindiği
gibi halk hikâyesinde göze çarpan en önemli özellik, anlatanın olayı yer yer
şiirlerle süslemesidir. Hikâyeyi düzen âşık konunun gidişine uygun olarak
serpiştirir bu şiirleri. Hikâyenin en az değişen yanı da şiir bölümleridir.
Genellikle bu şiirler, hikâyeye konu olan kişinin —bu kişi bir âşıktır—
şiirleridir. Aktarda aklanla küçük değişikliklere uğrasa, ekler yapılsa da
hikâyenin ilk çıkışı şiir bölümlerinden saptanabilir. Burada karşımıza çıkan
sorun şudur: Hikayelerdeki şiirlerin hepsi Köroğlu'nun mudur? Bu Celâli beyi sık
sık sazını eline alıp duygularını dile getiren bir âşık olarak
anlatıldığına göre sazşairi Köroğlu'nun varlığını kanıtlayan başka şiirler
var mıdır?
Varsa, sazşairi Köroğlu ile destanlaşan Köroğlu arasında nasıl bir bağlantı
kurulabilir?
Ahmet
Kutsi Tecer'in bulup yayımladığı iki şiirden Özdemiroğlu Osman Paşa'nın İran
seferine katılan (H. 985/M. 1577) Köroğlu adlı bir sazşairinin yaşadığını
biliyoruz. Bu şiirlerden,
Osman Paşa eydür devletli! hünkâr
İnşallah sultanım Şirvan bizümdür ,
Sen himmet eyle inâyet Allahtan
Mürvet Ali'nindir meydan bizümdür
dörtlüğüyle
başlayanında Osman Paşa'nın Tebriz'i fethedişi (H. 992/M. 1584).
Osman Paşa Tebriz'de(e) ölür ölünce
Malın teslim eylen Sultan Murad'a
Biribirin yoldu arşın yüzünde
Zarım teslim eylen Sultan Murad'a
dörtlüğüyle
başlayanında ise onun Tebriz'de ölüşü (H. 993/M 1585) dile
getirilmektedir.
Ayrıca
Evliya Çelebi, IV. Mehmed'in
Anadolu Celâlîlerini sindirmek için çıktığı seferde (1658) İznik gölü
çevresinde karargâh kurulup Celâlîlerin boynu vurulduğu sırada huzura
getirilen Itâkî adlı saz şairinden söz ederken Köroğlu'nun da adını anar
(seyahatname, c. V.) Evliya
Çelebi'ye göre Anadolu'nun kuzeybatısındaki Celâlîlerden olan Köroğlu çöğür
çalıp şiir düzen bir saz şairidir.
Bütün
bunlar, saz şairi Köroğlu ile Celâli Köroğlu'nun aynı kişi olduğunu gösteriyor.
Ama burada asıl vurgulanması gereken şudur: Halkın düşgücü, Köroğlu ister bir
Celâli beyi ister bir saz şairi olsun, halkla yönetici sınıf farklılaşmasını
doğuran feodal ilişkilerin belirginleştiği, zulmün, haksızlığın kol
gezdiği, toplumsal kargaşalığın egemen olduğu bir dönemde,, sözlü gelenekten de
yararlanarak onun kişiliğinde eşitliği, adaleti sağlayan, ezilenlerden yana
destansı bir kahraman yaratmıştır.
Nitekim,
Köroğlu hikâyelerinin ana motifi olan "gözleri kör edilmiş bir adamın
oğlunun kahramanlığı" motifi ta İskitler'den başlayarak (M. Ö. V.
ve
FV. yüzyıllar) destansı tarihlerde yer alır. Sonraki yüzyıllarda, özellikle
Kafkasya'da yaşayan kavimlerin folklorunda aynı motife değişik biçimde
rastlanır. Gürcülerin destansı kahramanı Amiran, gözü bir dev tarafından
çıkarılmış İsman'ın oğulluğudur. Ermeni vassal'ı Arsak, bir at yüzünden gözü kör
edilen Ermeni kralı Tiran'ın oğludur. Ama Anadolu'daki Köroğlu hikâyeleri,
biçimsel benzerliklere rastlansa da öz olarak bu rivayetlerden ayrılır:
Kahramanın kişiliğinde görülür temeldeki bu ayrılık, Boratav'ın 21 kolunu
saptadığı, "Anadolu ve Anadolu-dışı bütün anlatmalarda, sadece kolların
adlarına" dayanarak 34'ü bulduğunu söylediği Köroğlu hikayelerinin hepsinde,
haksızlığa baş kaldıran bir kahramandır Köroğlu.
Halk
Şiiri Antolojisi
Burhan GÜNEŞ, İlke Kitabevi Yayınları, 1996