KANITLAR
Ey sevda, taparlar senin gölgelerden dansına hayaller ve ışıktan harabelikler, özlemlerimle sürüklenen gölgelerden, şimşeklerde yeşermiştir bu can taşıyan ağaç, şu hayal meyal görüntüler belirmeden. Bir tanrıdır sevda, çılgın ve karanlık, canlı bir tanrı, adsız ve sözcüklerden arınık, geçirir o karanlık sessizliği şarkılarla, çaresiz dilime çığlık çığlığa, battal everen bir alev demetiyle, ateş gömülü sinesinden bir yandan öbürüne, kanmak bilmez, sırrına erilmez, zulmünden kaçılmaz; ah çeker bu alevle ateşböcekleri, geçip gider gece çocuklar üzerinden hayaller, tohum kasırgaları, ağlayış, bağrış çığrış, köpüklerin seliyle taşkın çilesi toprağın sınırlarını kırana kadar; öldürür dünyayı bu canlı ateş arşa çıkmış o görkemli sevdalarla, ve kadınlar koşar durur yeryüzünde deli atlar suya hasret dere yataklarınca özlemle koşturan bahtı karalar gibi, örtülünceye etime saplanmış sabah yıldızı onun kahreden soluğuyla. Kuşatır kanı bu tutkulu ateş, bir fırtına patlar kulaklarımda, lâl eder kireçli dilimi, koşar dururuz özlemlerden bir köprüde ölüme ve hiçliğe dokununcaya; derinlerdeki bu küllenmiş ateşle dünyaya, yıkarım sevdasız geçen ömürleri, tanırım gölgeler arasındaki şeklini ve garkolurum kanına, ezelden beri.Octavio PAZ
Çeviri: Adnan ÖZER