KUŞ KANADINDAN Halim selim değilim, baştan kara ettiğim günler olur benim de. Sevdiğim olur dert olur halim; ezbere mecnunum bazı çöllerde. Kırılır kolum kanadım, naçar kalırım türkülerde; anasız babasız, öksüz kalırım. Yeşil kurbağalar öter yeşil göllerde, ben garip, perişan gurbet ellerde. Gurbet eller yoldur: bir ucunda tevellüdüm müjdelenir, kara haberim gelir öbür ucundan; ve her çeşme başında üçe ayrılır. Üç kardeşin en küçüğü ben avareye kervan geçmez yollar salık verilir. Gitmem demem. Böyle yazmış yazan, aklı karalı dere tepe, yokuş demem giderim. Giderim de kanlı yaşlar dökerim, akman demem, aksın varsın, silerim. Elin olsun gül memeler arası, meskenimdir benim hanlar, kahveler; olmazsa, bahçeler, bağlar benimdir. Benimdir ovalar, kartallar semti, nerde akşam orda sabah ederim. Yastıceğim taş olur, "Altım toprak, üstüm yaprak" ama gönlüm hoş olur. Rumeli'nden bir türkü çalmayagörsün hele, çıkmayagörsün Aliş Tuna Boyundan, ilk kadehte sarhoşum. İflah olmam artık, hekim kâr etmez, efkârlanır içerim, içer efkârlanırım. Komşu kızları mı, ölüm mü geçmez, neler geçmez hatırımdan, bir ben bilirim. Evvel ve ahir geçer, Yunus-u biçare, Şair Nedim, sakiya, ömrün tesellisidir; geçer, Sultan Süleyman'a kalmayan dünya. Unuturum da sonra garipliğimi, heheyyt!...derim bir, kuşlar, ağaçlar! Ve çıkarım dağlara. Nereli bu rüzgâr, bu su deli mi? İznim olmayınca yasak macera. Selamım, baş üstüne, Kavgam, dert-yaş üstüne, mazlumun âhıdır başımda esen gocunsun paşalar, beyler alimallah komam taş-taş üstüne. Ve döğünsün eller, eller; Ayvaz'ımın perçemi düşmüş sol kaş üstüne. Çok sürmez velakin bu saltanatım, tüfek icat olur, hasetinden Kır-At'ım, ben, arımdan ölürüm.
Niyazi AKINCIOĞLU