ŞİİRİN ADANMIŞ YOLU Şafak, ışığın bir çift göze dönüştüğü an Kumru ötüşleri birikir saçakların altında, duru Deniz, o kurşuni rengin bakiresi ve mavinin sesi Bir ayrılık türküsü fısıldar, uçar gider Hüznün iri kuşları ve sevgiliyi açıklardan Son defa selamlar kaptan Kuzey rüzgârını gösterir rüzgâr gülü Ağzımızın kokusuyla doluyken gökyüzü Sözcükler köpürtür maviyi, şiirin neşteriyle İsteğin atı köpürür azgın suyla Yüksek dağ çığırlarında ateşler yol gösterir yolcuya Ve koyaklarda çalınır çağrı davulları Gugukkuşu, yalnızlığın ve aşkın yılmaz yokuşçusu Şakır günü güne katan sesiyle ‘Eriyen demir yanan kömür günleri’ Gece lekedir artık, hesabı var gündüzün Ve şair her şiirinde sözün Sonsuzluğunu ilân eder Çünkü aşk, şiirin adanmış yolu Temmuzun tılsımı ve asidiyle dolu Ve Ağustosun ilk bakır aleviyle Dağ başlarında yanan
Metin CENGİZ