SÖYLENCELER (çok sesli sevgililerden çok sesler)
‘sevgili’ numero 1
dedi ki:
ellerimi tut, tut öylece gözlerini yüreğime akıt. sıcakça, sımsıcak.
[konuşayım dediydim bir kere ve ilk kere uzun uzun]
dedim ki:
ellerimde hep eller gözlerim, zaten erimiş yüreklerde. ama, birisi de sensen eğer dostluklarin selamcısı cesur korkaklığında karanlıklar hükmeden... ...tutarım ellerini senin de.
‘sevgili’ numero 2 öğrendi bunu
dedi ki:
saçlarımı okşa üfür... yavaşça enseme enseme terim buz olmadıkça tenim seninle densizliğimde bunca zaman karanlık korkaklığımda hüküm yiyen.
‘sevgili’ numero 3 heyecanlıydı, çok heyecanlı
dedi ki:
koş benimle rüzgâr yamaçlarda peşimi bırakma sakın ya da peşinde olduğumu farketmeden uzaklaşma ayağım yerde değil artık.
bir başkası, bir öbür sevgili
dedi ki:
özlediğim içimde sanki kendim o şehirde uç benimle gidelim ya dostlarım kalmamışsa beni yalnız bırakma şehrime küsmeyeyim.
çingene ruhlu sevgili ve de numarasız
dedi ki:
renkler cümbüş çingeneler dans ediyor beni bekle ben de dönerken gözlerin izlesin şarkıya katıl şakraklıkta sesin nağmeler getirsin.
küskün sevgili numero bilmemkaç
dedi ki:
yaram derin kan yok hayat bensiz ben hayatsız yaşam zevksiz onlar yaşamsız varoldukça kendi kendine karanlıkta ışık söndüren bir mumsuz gibi.
ve ben kendi kendime
dedim ki:
saygıdan sözcükler sevgiden destanlar...
dut yapraklarında tırtıllar artık kelebek olsalar uçsalar hafif hafif rengârenk konsalar günışığı yakmasa mum hiç erimese eller tutuşmaktan terlemese
taşısak birşeyleri birlikte biryerlere.
o ütopya ... erişilmez... erişilse...
[hepsi-ne- birden tek tek/ayrı ayrı, çok sesli -solo halinde-]
dedi ki: bekle(me)! dedim ki: bekleme!
İsmail ONAT, şubat 1998