İKİ LÂF
Poliste adımızı sordular -Bileklerimize kelepçe vurdular- Dedik ki biz oyuz Dosyada künyemiz vardır Babamız Ahmet annemiz Fatma... Vaktimiz yoktu evlenemedik dedik; Nüfusta kaydımız bekârdır. Ne avrat, ne evlât, dünür... Yirminci asırda her şair bizim gibi düşünür. İçerde küf ve nem Demir parmaklık arkasında ışıltılar! -Geç dediler; Aralandı kapı, yürüdük, Eğildi üstünden atladık - duvar. Sağanak sağanak Yağıyordu gökten aydınlık Yürüdük... Yer bizimle gökler bizimle Sular bizimle başladı yürümeğe, Yürüdük Demirkapı, Ahırkapı, Adliye. Yürüdük... Bileklerimizde tel kelepçe Bütün gece... Yargıçta suçumuzu sordular -Bileklerimizde karakol mührü vurdular- Dedik ki çok Dedik ki yok Dedik ki adam öldürmedik kan içmedik Yalnız iki lâf dedik Dedik ki Gün ağardı göğe bak! Dedik ki Güneş doğsa sırtımız ısınacak! Dedik ki çok Hür bir dünyada mutlu insanlar Onlar için yemiş verir ormanlar İnsan büyür mihnet küçülür Ve pürüzsüz sular gibi akar zamanlar. Yıldızlar omuzların hemen tepesinde Keder ve hınç Kafdağı'nın ötesinde Gök bir anneçınar gibi üstünde onların Ve onlar oynaşırlar bu çınarın gölgesinde. Sokakta yolumuza durdular. Neticeyi sordular. Dedik ki Ya kırmızı, ya sarı! Şahit edip deriz ki gökleri ve tarlaları Adam öldürmedik kan içmedik! Yalnız iki lâf dedik.
İlhami Bekir TEZ