BUDA'NIN YANAN EV KISSASI
Gotama Buda,
bağlandığımız hırs çarkını verdi
ve şunu öğütledi:
Bırakın bir yana tüm hırslarınızı
ve girin Nirvana dediğim hiçliğe
tüm isteklerden arınarak.
Sonra bir gün öğrenciler ona sordu:
Neye benzer bu hiçlik üstat?
Öğütlediğin gibi, bütün hırslarımızı
hepimiz bir bir atabiliriz bir
yana,
ama söyle bize,
bu içine girdiğimiz hiçlik
tüm yaradılışla bütünleşmek gibi
bir şey mi acaba?
Yatarken suyun içinde, bedeniniz
ağırlıksız, öğle vakti,
tembel tembel yatarsınız suda,
hiçbir şey düşünmeden hani,
ya da uyuklar gibisiniz, düzelttiğinizin
pek farkında
olamadan battaniyeyi,
kendinizden geçerken hızla-
hiçlik bu tür mutlu bir şey mi
acaba,
tatlı bir hiçlik mi yani,
yoksa duygusuz, soğuk, boş bir
hiçlik mi bu hiçliğin senin?
Uzun süre sessiz kaldı Buda,
sonra, umursuz, dedi ki:
Yanıtı yok sorunuzun.
Ama onlar gittikten sonra, akşamüstü,
meyvaları ekmek olan ağacın altında
oturuyordu Buda hala,
ve öbürlerine, soru sormayanlara,
anlatıyordu şu öyküyü:
Geçenlerde bir ev gördüm. Yanıyordu.
Alevler çatısını yalıyordu evin.
Yanına vardım, baktım içinde hala
insanlar var.
Açtım kapıyı, seslendim onlara,
dedim, yanıyor çatı, ve buyurdum,
haydi, çıkın dışarı çabuk.
Ama insanlar hiç oralı değil gibiydiler.
İçlerinden biri, sıcaklık kaşlarını
kavurdu kavuracak,
dışarısının nasıl olduğunu sordu
bana,
dışarda yağmur yağıyor muydu, yağmuyor
muydu,
rüzgar esiyor muydu, esmiyor muydu,
dışarda bir başka ev var mıydı
başlarını sokacak,
ve buna benzer
daha bir sürü soru.
Bir şey demeden ayrıldım ordan.
Bu evdeki insanlar, dedim, kendi
kendime,
soru sormaktan vazgeçmeden önce
yanıp ölmeyi
hak etmişler.
Doğrusu, dostlarım, bir insan,
bastığı yerin ne denli kızdığının
farkında değilse
ve orada durmaktansa, neresi olursa
olsun
başka bir yere gitmek zorunluluğunu
duymuyorsa
söyleyecek hiçbir sözüm yok o insana.
İşte, Gotama Buda buraya kadar.
Ama bizler de, artık bundan böyle,
boyun eğme zaatıyla değil de
boyun eğmeme zaatıyla ilgilenen
bizler de,
somut öneriler öne sürerek
etten kemikten işkencecileri alaşağı
etsinler diye
insanlara ders veren bizler de,
inanıyoruz ki
yaklaşan bombardıman filoları karşısında
parababalarının,
yok şu sorunu nasıl çözeceğimizi,
yok şu konuda ne önerdiğimizi,
ve devrimden sonra,
biriktirdikleri paraların ve bayramlıklarının
ne olacağını
durup durup soranlara
fazla bir sözümüz yok söyleyecek.
Bertolt BRECHT
Çeviri : A. KADİR - Gülen AKTAŞ