BİR BÜYÜK KARAMSAR
ÜZERİNE DÜŞ
(Patates kıtlığı sırasında)
Bir düş gördüm:
opera binası karşısında
Badanacı*
tam patlatacakken o büyük
söylevini,
birden bir patates belirdi,
kocaman,
orta boy bir tepedn iri,
ve bekleşen kalabalığın
karşısına çıkıp
başladı o da söylev
vermeye.
Ben, dedi alçak sesle,
sizi uyarmaya geldim.
Biliyorum, patatesten başka
bir şey değilim,
küçümen, önemsiz bir
kişi,
pek öyle yüzüne bakılmaz
cinsinden,
tarih kitapları anmaz
adımı,
tepedekilere hele hiçbir
etkim yok.
Büyük şeyler olunca söz
konusu,
yani şan, şeref, namus falan
filan,
gerekir benim kenarda kalmam.
Çünkü asalete hiç uygun
düşmezmiş
beni şan ve şerefle bir
tutmak.
Ama gene de yaptım ben bana
düşeni.
Yardım ettim insanların bu
gözyaşı vadisinde
yaşamlarını
sürdürmelerine.
Şimdi, benimle şuradaki adam
arasında
bir seçim yapma vakti geldi.
Haydi, ya o ya ben!
Onu seçerseniz yitirirsiniz
beni.
Ama ille de ben gereksem size,
onu burdan siktir etmelisiniz.
Onun için, bana kalırsa,
daha fazla vakit kaybetmeyin
dinleyerek onu,
çünküz az sonra yakapaça o
atacak beni burdan.
Ona karşı ayaklanırsanız
öleceğinizi söylese bile
unutmayın şunu sakın:
bensiz de ölürsünüz
çocuklarınızla birlikte
İşte patates böyle
konuştu
Ve badanacı böğürürken
operada,
ve hoparlörler ilettikçe bu
böğürtüleri halka,
o yavaş yavaş,
sanki ne dediğini göstermek
istermiş gibi,
tüm halkın görebileceği
tuhaf bir gösteriye başladı,
Badanacının ağzından
çıkan her sözcükle
içine çekile çekile,
küçücük oldu,
biçimsiz, bumburuşuk.
Bertolt BRECHT
Çeviri : A. KADİR - Gülen AKTAŞ