Arthur RIMBAUD

Yaşamı ve yapıtları çevresinde yaratılan efsane ile modern şiiri müthiş etkilemiş, Simgeci ve Gerçeküstü akımların öncüsü Fransız şair Jean-Nicholas-Arthur Rimbuad, 20 Ekim 1854'te Fransa'da Charleville'de  doğdu, 10 Kasım 1891'de Marsilya'da yaşamını yitirdi. Öğrenimini Charleville'de  yaptı. Babası Frédéric Rimbaud, Lion garnizonunda yüzbaşı, annesi Vitalie Cuif toprak sahibi aileden gelme sert bağnaz bir kadındı. Baba Rimbaud görev süresinin önemli bir bölümünü Cezayir'de geçirmiş ve Arapça öğrenerek Kur'an'ı Fransızca'ya çevirmişti. Babası 1860 yılında aileyi terk ederek Grennoble'daki garnizona katıldı. Babasının ailesini terk etmesi nedeniyle Rimbaud, annesi tarafından yetiştirilmek zorunda kaldı. Sinirli ve asi bir karaktere sahip olan Rimbaud, kısa bir süre sonra ailesine, ahlâk ve din kurallarına karşı çıkmaya başladı. 1870'te retorik hocası Georges Izambard, Rimbaud'nun edebiyat yeteneğini anlayıp, onu yazmaya teşvik etti. 1870-71 olayları, onun çocukluk yıllarından beri içinde taşıdığı isyancılık ve serüven arzusunu daha belirgin duruma getirdi. Savaş başladıktan sonra, çok genç yaşta yazdığı şiirler ile Paris'e kaçtı. Paris'e giderken kaçak yolculuk yaptığı için tutuklandı. George Izambard tarafından kurtarılan Rimbaud, onunla Douai'de buluştu ve birlikte Charleville'e döndüler. İmparatorluğun çöküşünü alkışlayan Rimbaud, Devrim Hükümetini sevinçle karşıladı. Şiirlerinde sert bir dille III. Napoleon'a, burjuva sınıfına ve Katolik kilisesine saldırılarda bulunan Rimbaud, Les effarés'de (Şaşkınlar) yoksul çocuklara, Le Dormeur du val'de (Vadide Uyuyan Adam)  ise savaşta ölenlere duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Bu süre boyunca tüm amacı Paris'e gidip oradaki sanat çevrelerinin içine girmek ve şiirlerini yayınlatmaktı. Eylül 1871 yılında bu amacı gerçekleşti ve şiirlere hayran kalan Paul Verlaine, Rimbaud'u Paris'e çağırdı. Paris'e geldiği zaman, yol boyunca yaşadığı serüveni sembolist bir şekilde anlatan Le bateau ivre (Sarhoş Gemi) adında çok uzun bir şiir yazmaya başladı. Örneğin kilise duvarlarına "Tanrı'ya Ölüm" diye yazarak davranışlarının kabalığıyla herkesi hayrete düşüren Rimbaud'un Temmuz 1872'de Paris'i terk etme kararını Verlaine de onayladı ve birlikte Belçika ve Almanya'da gezgin ve bohem bir yaşam sürdüler. Her türlü içkiyi ve uyuşturucuyu denediler. Bu süre boyunca, daha sonra Illumminations Aydınlanışlar/Esinlenişler) kitabında yayınlanacak şiirlerini yazdı. Rimbaud, Sembolistlerin on iki yıl sonra yeniden keşfedecekleri serbest şiiri (özgür koşuk) 1872 sonunda yarattı. Bu şiirler Vers Nouveaux et Chansons (Yeni Mısralar ve Şarkılar) adı altında Illuminations'da yayınlandı. 1873'te Verlaine, Rimbaud'u Brüksel'de bir tabanca kurşunu ile bileğinden yaraladı. Verlaine, kendi din değiştirdikten sonra, Rimbaud'un da Tanrı'ya inanmasına çalışmıştı. 1875'te Stuttgart'ta son bir kez daha görüştükten sonra, yaşamları boyunca bir daha görüşmediler. Brüksel'de yaşanan bu dramdan sonra, 1873'te, Rimbaud bütün deliliklerini, taşkınlıklarını anlatan Une Saison en enfer (Cehennemde Bir Mevsim) adındaki şiir kitabını yazdı. 1875'te Rimbaud şiir yazmaya son verdi ve yolculuklar ve egzotik maceralarla dolu, daha az coşkulu  ama daha hareketli yeni bir yaşama başladı. Avrupa'ya geri döndükten sonra bir süre Avusturya, İtalya ve Almanya'da kaldı. 1877'de Hollanda ordusuna katılarak Cava'ya kadar uzandı, ama çok geçmeden ordudan kaçtı. Daha sonra Kıbrıs'a giden Rimbaud, 1880'den itibaren Afrika'ya yerleşti. Aden ve Harrar'da insan ve silah ticaretiyle uğraşmaya başladı; amacı silah satarak hızlı bir yoldan zengin olmaktı. Coğrafya dergisi ve Le Bosphore Egyptien dergilerinde Afrika gezileri yayınlandı. On yıl sonunda işleri çok iyi bir duruma gelen Rimbaud, sağ dizinde çıkan bir tümörden dolayı sağıtımı için Fransa'ya döndü. Marsilya'da bir bacağı kesilen Rimbaud birkaç ay sonra 10 Kasım 1891'de Coception Hastanesi'nde kangren nedeniyle öldü.