GİDERSEN EĞER


		emine'ye


gittiğinde
vakitsiz yaprak dökerim 
hazana döner her mevsim
yokluğun tineriyle bedenim sarhoş
yaralı hançeriyle sensizliğin 
şahdamarımdan vurur beni
benden kopan sen mermileri

sen gittiğinde
göçe döner mutluluklarım
ayrılmalarımız felaketten bulut 
yağmuru dökülür hüznün
çaresizliğim ıslak
kayboluşum kanlı döşek
koynumda boyunca uzanır 
yalnızlıktan ceset

tüm gidişlerin ayrılık zemherisi 
kesilir yollarım ben iflahsız hasta 
sensizliğinle yatalak üstü çıplak, üşürüm 
terkedilmişlik rüzgarı keskin bıçak
buzdan yokluğun kırar filizlerimi
nöbet çekerim sensizlik ayazında
ağlamalara dökülür kırağıdan yer çekimi
 

gittiğinde
kurşunlar yalnızlık beni
sensizlik ıslatacak damla damla kenti
kanlı cellat ayrılmalarımız boynumu vurur
hıçkırıklarımda can çekişmeler
ayrılık mezarına atılır leşim
bıraktığın boşluktan dikilir kefenim

her gidişinde
fırlar namlusundan yüreğim
sevmelerim goğsümden damlar 
kopar yüreğim dalından
sen celladına olgun meyva
tüm yönelişlerim
gülüşlerin damarlarıma kan
boynum vurulsa da akmayan


sen gitme
bütün hayatlarımı al
köle olsun sana bu gereksiz can
sevdan yükü ile yorgun bu yaşlı hamal
bu aşk delisi, bu sevgiden kudurgan


Yusuf  ALTUNEL