DOSTLUK
Reha'ya

yağmur yağıyor bu akşam, ankara
terli sevişmelerden de ıslak
gayrı şiirden öte köy yok terkedilmişliklerimize
bir güz akşamı sevgilinin dolgun göğüslerinde kanlı yatak
memleket denilen çiçek baldan tatlı, kitaplardan yasak
tozuna bulandığımız mezbelelerdi cennetimiz, yorgun
düşesi tepinirdik çocukluğumuzu içtikçe

dilberlerin ellerinden su içtiğimiz çeşmeleri akıttık içimize gizlice
yılları omuzladı saklanbaçlarımız, ayaklandırdıkça sürgünlerimizi
aynalarında parçalandı karakolların gitmelerimiz, takibatlar
toprağından ayrılmış dağ çiçeğidir köklerinde sürüklenişler
özlemeler bohçasında sakladık tükenmişliklerimizi zekice

yolları çizdik sürüklenmelerimizde, sele kapılmış odunlarıyız hayatın
savrulur tahliyelerden biriktirdiğimiz rüzgarlı efkarlanmalar
bir rakı bardağı uzaklığında kalmış, selvi dibinde paylaştığımız sarhoşlanmalar
uçakları kaçırdık, bu akşam güneş memlekete batmaz
yıldızları kelpetenle söktüler ağzımızdan, ay koynumuzda yatmaz
gövdemizden kıvılcımlı düşlenmeler kopmuş ateşböcekleri gecemizi yakmaz
sığınışlarımızı uzaklıklarımıza sarar kaçkın gecelerine salarız sokakların

bira doyurmaz karnımızı be monşer, illa da rakı
hüzzama batmış egede sırılsıklam bir de şarkı
kavun olmasa da olur, ırmakta soğutulmuş buz gibi karpuz
boğazda deniz kızı olur lüfer, bir de memleket kokar namussuz
ulan efkarımı hangi karayel dağıtacak, hangi şiir
bu rezillik ne acımasızdır, birtek memleketin tinercileri bilir

yağmur yağıyor, temmuzun ortası
söndüremez yangınımızı, sönmez ayrılıkların tutuşması
dostluktan derledik beyaz peyniri , arkadaşlıktan içki
sarhoşluğumuzu attık akdenize, yosunlanır dalgaların
ritminde usulca barış çektiğimiz kardeşlik koyunda belki.

  
  
Yusuf ALTUNEL