RÜZGÂR
Çözülüyor ruhundaki sıva, dökülüyor duvar
derin bir oyuk açılıyor içindeki mağarada
yıkılıyor kalbini koruyan oda, oradaki vaha

dönüşüyor güven duygusunu yitirmiş bir çocukluğa
doğru başlayan bir yolculuğa sürüklüyor seni
zalimlerin ruhundan esen bu nemli rüzgar
izin vermiyor uzaklaşmana içindeki vahadan
farksız bir varoluş başlıyor bu sokakta

hangi kulağa seslensen kapıları mühürlü mahzen
hangi yüze baksan perdeleri çekili pencere
hangi ele dokunsan panikle tutuşan dal
hangi sese kulak kesilsen yıldızını vermeyen gece

hatıra değil içine düşen kar tanesi, 
düş değil peşinde gördüğün kâbus
soluk soluğa çıkıyor yüzünün yeraltından
çocukluktan mahsur kalmış her ben

koşarak geçiyor o sokaktan yıkılarak
giriyor o nemli yel içindeki mağaraya
titreyişten bir kilit vuruluyor, suskunluktan
belleğin ilkçağına açılan kapıya

varınca düşüyor varoluşun derin bir olanaksızlığa
çünkü orada her ben dinmemiş bir fırtına
savuruyor seni tekrar içindeki oyuktan
gözlerinin kıyısındaki ruhuna


Çözülüyor ruhundaki sıva, dökülüyor duvar 
derin bir oyuk açılıyor içindeki mağarada 
yıkılıyor kalbini koruyan oda, oradaki vaha 
dönüşüyor güven duygusunu yitirmiş bir çocukluğa 

doğru başlayan bir yolculuğa sürüklüyor seni 
zalimlerin ruhundan esen bu nemli rüzgar 
izin vermiyor uzaklaşmana içindeki vahadan 
farksız bir varoluş başlıyor bu sokakta 


hangi kulağa seslensen kapıları mühürlü mahzen 
hangi yüze baksan perdeleri çekili pencere 
hangi ele dokunsan tutuşmaktan korkan kuru dal 
soluk soluğa çıkıyor yüzünün yeraltından 
çocukluktan beri orada mahsur kalan ben 

koşarak geçiyor o sokaktan yıkılarak 
giriyor o nemli yel içindeki mağaraya 
titreyişten bir kilit vuruluyor, suskunluktan 
belleğin ilkçağına açılan kapıya 

varınca düşüyor varoluşun derin bir olanaksızlığa 
çünkü orada her ben dinmemiş bir fırtına 
savuruyor seni tekrar içindeki oyuktan 
gözlerinin kıyısındaki ruhuna



Yücel KAYIRAN