MEHLİKA SULTAN

Mehlika Sultan'a âşık yedi genç 
Gece şehrin kapısından çıktı: 
Mehlika Sultan'a âşık yedi genç 
Kara sevdalı birer âşıktı. 

Bir hayâlet gibi dünya güzeli 
Girdiğinden beri rü'yâlarına; 
Hepsi meshûr, o muammâ güzeli 
Gittiler görmeye Kaf dağlarına. 

Hepsi, sırtında aba, günlerce 
Gittiler içleri hicranla dolu; 
Her günün ufkunu sardıkça gece 
Dediler: ''Belki bu son akşamdır'' 

Bu emel gurbetinin yoktur ucu; 
Daimâ yollar uzar, kalp üzülür: 
Ömrü oldukça yürür her yolcu, 
Varmadan menzile bir yerde ölür. 

Mehlika'nın kara sevdalıları 
Vardılar çıkrığı yok bir kuyuya, 
Mehlika'nın kara sevdalıları 
Baktılar korkulu gözlerle suya. 

Gördüler: ''Aynada bir gizli cihân.. 
Ufku çepçevre ölüm servileri.....'' 
Sandılar doğdu içinden bir ân 
O, uzun gözlü, uzun saçlı peri. 

Bu hâzin yolcuların en küçüğü 
Bir zaman baktı o viran kuyuya. 
Ve neden sonra gümüş bir yüzüğü 
Parmağından sıyırıp attı suya. 

Su çekilmiş gibi rü'yâ oldu!.. 
Erdiler yolculuğun son demine; 
Bir hayâl âlemi peydâ oldu 
Göçtüler hep o hayâl âlemine. 

Mehlika Sultan'a âşık yedi genç 
Seneler geçti, henüz gelmediler; 
Mehlika Sultan'a âşık yedi genç 
Oradan gelmeyecekmiş dediler!..





Yahya Kemal BEYATLI