CHRONIQUE’TEN
… Büyük çağ, işte geldik – insan ayaklarımız çıkışa dönük. İstifçilik
	yetti artık, harmanımızı rüzgârlandırmak, şereflendirmek
	zaman geldi.

Yarın büyük boralar meyveleri çalacaklar, şimşek iş başında olacak.
	Göğün asası iniyor, toprağa damgasını vurmaya. Birlik kuruldu.

Ah! Mutlu azınlık da kalksın ayağa, yeryüzünün pek büyük ağaçları
	kalksın, izinden gittiğimiz bir büyük ruhlar oymağı gibi… Ve
	akşamın şiddeti insin, tatlılığın haberiyle insin, yıkıcı taşlardan
	yollar, lavantayla aydınlanmış yollar üstüne…

O zaman, ambere takılmış en yüksek sapta, fildişi safirinin üstünde
	Yarı çözük, en yüksek yaprağı titreyişi.

Hareketlerimiz şimşek bahçelerinde uzaklaşıyor…

Başkaları kursun yapıları, kayalar ve lavlar arasında. Mermerleri
	başkaları diksen şehre.

Bizim için yüce macera türküyle başladı.Yeni elin açtığı yol ve
	doruktan doruğa taşınan ateşler.

Harem türküleri değil, gece türküleri, yani Macar Kraliçesinin
	türküleri değil, eski aile kılıçlarının aslı uçlarında kırmızı mısırlar
	tanelenirken söylenmez.

Daha ağır türkü, başka kılıcın türküsü, şeref ve büyük çağ türküsü
	gibi ve Ustanın türküsü, akşam vakti, ocak başında, yolunu
	yapayalnız uçan Ustanın.

…Ocak, ruh önünde ruhun gururu, büyük ve mavi kılıçta büyüyen 
	ruhun gururu.

Saint John PERSE

Çeviri: Tahsin YÜCEL