DADALOĞLU VE ÇEVRESİ

Ruhi Su'nun amacı, ''Türkülerle bir halk klasikleri albümü'' gerçekleştirmekti.

Bu albümde elbette halk ozanları önemli bir yer tutuyordu. Her biri tek tek türküleriyle değişik plaklarda Ruhi Su'nun işlediği nakışın vazgeçilmez motifleriydiler. Ama Ruhi Su bununla yetinmiyor, Türkülerimizin büyük ustalarını, Yunus Emre, Karacaoğlan, Pir Sultan Abdal ve Köroğlu'nu bir başlarına ele alıyor, sesi, sazı ve yorumuyla onları yeniden varediyordu. ''Çağdaş Halk Ozanı'' Ruhi Su, ustalarına duyduğu gönül borcunu ödüyordu sanki. Sıra Dadaloğlu'na gelmişti sonunda.

Kimdi Dadaloğlu? Türküleriyle halkının gönlünde yaşayan bir saz şairiydi kuşkusuz. Ama yaşamıyla ilgili bilgiler sınırlıydı. Şiirlerinde sözünü ettiği olaylardan ve adları geçen beylerden 1785-1868 yılları arasında yaşadığını, Toroslarda yaşayan Türkmenlerin Avşar boyundan olduğunu biliyorduk. Asıl adı Veli'ydi ve Aşık Musa adlı bir ozanın oğluydu.

Ama en önemlisi, Dadaloğlu'nun şiirinin tarihsel ve toplumsal olaylardan kaynaklanmasıydı. Osmanlı yönetimi, Derviş Paşa komutasında Fıkra-i Islahiye adlı bir orduyu göçebe ayaklanmalarını bastırarak onları değişik bölgelere yerleştirmekle görevlendirmişti (1865). Dadaloğlu, bu zorunlu iskan olayını yaşamış bir saz şairiydi. Şiirlerinde Osmanlıların yerleştirme (iskan) politikasına karşı Türkmenlerin ayaklanışını istemiş, Osmanlıya direnmeyi savunan bir kavga şiirini geliştirmiştir. Onu yaşatan da buydu.

İşte ''Dadaloğlu ve Çevresi'' bir anlamda Ruhi Su'nun vasiyetinin yerine getirilmesidir. Adını da onun bir çalışmasından, radyo için hazırladığı dört türkülük bir banttan alıyor. Dadaloğlu ve Dadaloğlu'nun sesini sürdürenlerin türkülerini söylediği bir banttı bu. Ruhi Su için halk ozanları, türkülerle birbirine ulanarak süren, halkın dilinde halkın sesine dönüşen, ortak bir sevdanın imece erleriydiler çünkü. Birken bizleşen, birliğe eren halk aşıklarıydılar. Ölümsüz oluşlarının nedeni buydu.

Tıpkı Ruhi Su gibi...

Atilla ÖZKIRIMLI