KÜÇÜK SOLGUN IŞIK


avluya sermişler onu incecik
karanlığa karşı ölgün bir umut
korkular sızmasın kapılarından
gündüzün köşelerinden geçiyor gece
kör bir yolcu gibi eli değnekli
yılgın lamba yanıtsız bir bilmece

küçük solgun ışık
denizden koptu elime kondu
öptüm sevdim yolcu ettim
etekleri taş doluydu
ölümcül yatıyordu düşlemin bittiği yerde
acılar kendini bulmanın yoluydu

kapıda köpek gibiydi karanlık
evdekiler düşlerinden koptu
yoruldu perdeler pencereler yırtık
saksıda sardunya bembeyaz öttü
sabah mı geliyordu gece mi bitti
yoruldu nöbette küçük solgun ışık

tan yerinde pembe yüzü tanrı'nın
dağların mavisinden bir umutsuz gibi geçti
yataklarında çocukların elleri taştan
ocaklar kararmış duvarlar karışık
yanıyor yine ülkelerin kalbi
ve o küçük solgun ışık





Hidayet KARAKUŞ